22 Ekim 2015 Perşembe

Osmanlıdan Bugüne Petrol ve Jeofizik

Osmanlıdan Bugüne Petrol ve Jeofizik
(Bu konu en son: Bugün Tarihinde, Saat: 17:36 düzenlenmiştir. Düzenleyen: Wolder.)


[Resim: 1.png]


Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamid Han bundan,
108 yıl önce Türkiye üzerinde petrol bulunan yerlere tek tek gösteren bir
harita hazırlattı.

[Resim: 2.png]

Abdulhamit Han'ın hazırlatıtğı haritada işaretlenen yerlerin tam 65'nde bugün petrol çıkartılıyor.Türkiye petrol denizi üzerinde mi? Sınırın öteki yakasında petrol çıkıyor da Güneydoğu’da niye çıkmıyor? Ya da başlayıp bitmeyen bir polemik; Türkiye’de petrol var ancak yabancılar çıkarmamıza izin vermiyor! Peki gerçekten petrolü bol denilen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde petrol var mı? Bu soruya Sultan II.
Abdülhamid yüz yıl öncesinden cevap veriyor. Sultan’ın hazırlattığı tespit haritasında Güneydoğu Anadolu’nun neredeyse tamamında yüksek ölçekte petrol rezervinin olduğu saptanıyor. Görevli mühendisler araştırmalarını Doğu ve Güneydoğu ile sınırlı tutmayıp Osmanlı toprakları içinde bulunan Zaho, Erbil, Kerkük, Süleymaniye, Musul ve Bağdat gibi bölgeleri de tarıyorlar. İşin en ilginç tarafı yüz yıl önce hazırlanan petrol haritasının birçok yerinde hâl-i hazırda petrol çıkarılıyor olması. 6 ay önce Barzani ailesi tarafında Habur Çayı’nın öteki kıyısında çıkartılan ve Türkiye’nin, tabir yerindeyse, iştihanı kabartan petrol kuyuları bunlardan sadece biri.

[Resim: QWQ24y.png]

Sultan II. Abdülhamid özellikle 1800’ün son çeyreğinde tüm dünyada gündeme gelen ve stratejik bir maden olduğu kabul edilen petrol için büyük çaba harcadı. Yetişmiş jeoloji ve maden mühendisi olmamasıDevlet-i Aliye’nin elini kolunu bağlıyordu. Ancak uğruna savaşların çıkartılacağı, yeni bir dünya düzeninin oluşturulacağı petrolün ehemmiyetini anlayan Abdülhamid sıkıntıları kendi
fedakarlıkları ile aştı. Hazine-i Hassa’dan, yani padişahın şahsi malından
ödenek çıkartılarak geniş kapsamlı bir petrol rezervi çalışmasına girildi.
Sultan’ın kendi parasıyla yaptırdığı çalışmada yabancı ve yerli mühendisler yer aldı. Musul ve Bağdat havalisinde, Dicle ve Fırat nehirleri havzasında petrol taraması yapıldı. Alman maden mühendisi Paul Groskoph ve Habip Necip Efendi yönetimindeki araştırma ekibi çalışmalarını 22 Ekim 1901’de Sultan II. Abdülhamid’e sundular.

Bu zamana kadar söylenen ancak mahiyeti hakkında bir bilginin bulunmadığı “Sultan’ın petrol haritası” sadece Güneydoğu’da değil, Hakkâri ve Bitlis gibi illerde de petrol bulunabileceğini öngörüyor. Haritayı hazırlayan heyet, Bitlis Suyu denilen çayın kıyısı boyunca önemli petrol rezervleri tespit etmiş. Heyetin başkanı Paul Groskoph, petrol noktalarını tek tek tespit ettiklerini aktarırken, takip ettikleri güzergâhı da detaylı bir biçimde anlatıyor. Petrol havzasınıdolaşan Paul, Siirt tarafında ve Dicle Nehri kıyısında zengin petrol rezervlerinin bulunduğunu belirtiyor. Dicle Nehri kıyısındaki noktalarda yeterli araştırmayı yükselen sulardan dolayı yapamadıklarınıda raporuna ilave
eden Paul, nehrin kıyısı dışında, Dicle’nin kıyı şeridi boyunca uzayıp giden yüksek dağlarda da petrol bulunduğunu kaydetmiş. Yine de o dönemin teknik imkanları açısından 900 metre yükseklikteki bu dağlardan petrolün çıkarılması ve nakliyatının zor olacağını eklemeyi unutmamış raporuna.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çalışmalarını tamamlayan heyet daha sonra bugün Irak sınırları içinde kalan merkezlerde petrol taramasına devam ediyor. Kerkük, Babagürgür, Zaho, Süleymaniye, Bağdat, Musul ve Altınköprü’deki petrol noktaları kilometre ve yerleşim yerlerine göre yön tayini yapılarak kayıt altına alınıyor. Raporda Kerkük ve şehre 15 kilometre uzaklıktaki Babagürgür bölgesinde yoğun miktarda petrol rezervinin bulunduğu belirtiliyor. Babagürgür bölgesinin II. Abdülhamid’in şahsî malı olduğu, ve bu topraklarda Türkiye’deki
Nefçi ve Doğramacı ailesinin pay sahibi olduğu biliniyor. Ekip yaptığıtetkikler sonucunda en kaliteli petrolün Bağdat yakınlarındaki El-Kayra ile Mendel’de olduğu sonucuna da varıyor.

Ulaşımın Dicle’de sal üstünde, karada da at ve eşek sırtında yapıldığı bir dönemde aylarca süren bir çalışma sonunda Başmühendis Paul Groskoph, ince detayların yer aldığı raporun sonuna iki önemli noktayı da ilave etmeyi unutmuyor: “Dicle ve Fırat nehirleri havzasında zengin ve mühim petroller bulunuyor. Bunların işletilmesi ve pazarlanması için Bağdat’a uzanan bir tren yolu lâzım. 1889’da inşaatına başlanan ve 1902’de biten demiryolu petrolün Anadolu’ya taşınmasını sağlayacaktır. Bunun için ana hatta sadece birkaç ilave ek hattın yapılması yeterlidir.” Başmühendisin ikinci notu ise iyi değerlendirilmesi durumunda bu petrol coğrafyasının gelecekte dünyanın en önemli merkezlerinden biri olacağı şeklinde.

[Resim: 4.png]

Kısa bir zamanda bu kadar noktada tarama yaptırarak günün kıt imkanlarına rağmen petrol tespitini belgelendiren Sultan II. Abdülhamid’in saltanat ömrü petrol çıkartmaya yetmedi. İlk kez yayımlanacak olan ‘Sultan’ın petrol haritası’ Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından kamuoyuna sunulan “ Osmanlı Döneminde Irak ” isimli kitapta yer alıyor.

Çalışmanın kapsamı petrol haritası ve bununla ilgili raporlarla kısıtlı değil. Hazine-i Hassa’ya devredilen petrol hakları ve bununla ilgili yazışmalar da bulunuyor kitapta. 18 Kasım 1902’de Yıldız Sarayı’na gönderilen belgede Musul vilayetindeki petrol madenlerinin imtiyazının Hazine-i Hassa’ya verildiği kaydediliyor. Daha sonraki tarihlerde
padişaha ait araziler Maliye Hazinesi’ne devrediliyor. Ancak 12 Ocak 1920’de Maliye Hazinesi’ne devredilen padişaha ait bütün malların tekrar Hazine-i Hassa’ya devri için bir kararname çıkartılıyor. Osmanoğullarının Sultan Abdülhamid’ten miras kalan Musul’daki gayrimenkullerini almak için hukuki bir mücadele başlattıkları biliniyor. Hanedanın mirasçılarının daha önceki dönemlerde Musul’daki gayrimenkulleri dava yolu ile kazandıkları, ancak birtakım siyasi manipülasyonlar sebebiyle bu kararın uygulanmadığı düşünülüyor.

Resim, takriben 10% (500x262) ölçeklenmiştir. Orjinal boyutta (555x290) görmek için bu çubuğa tıklayın. Yeni bir pencerede açmak için resme tıklayın.
[Resim: 5.png]


"Bakanlık koltuğuna oturduğumda en çok merak ettiğim şeylerden biri de ikinci Abdülhamit'in petrol haritalarıydı. Musul ve Bağdat'ı içine alan daire içerisinde yaptırılan belli bilimselliği olan bir harita. Bugün bilinen sahaların pek çoğu bu haritada görülüyor. 100 yıl önce hazırlanan bu harita geçerliliğini koruyor. Bu harita şu anda Batman ve Adıyaman gibi petrol aradığımız yerleri de içeriyor."

Çalışmalar sonrasında, 65 noktada petrol tespit edilmiş;

Diyarbakır, Mardin,Bismil,Hazro Çayı,Sinan,Batman çayı,Dicle,Midyat,Bedran,Bitlis Suyu (çayı),Tulan,Siirt,Botan çayı,Habur,Fındık,Cizre,Dehuk,Zaho,Habur çayı,Hakkari (Çölemerik),Ahmediye,Bisan,Alkuş,Akra,Büyük Zap,Revanduz,Musul,Karakuş,Nemrut,Küçük Zap, Erbil,Köysancak,Altınköprü,Şargat,Hamrin Dağı,Kerkük, Taşhurmatı,Tavuk,Karadağ,Süleymaniye,Karadağ, AksuTuzhurmatı, Kefri (Salahiye), Deli Abbas, Tikrit,Samara,48. Haso çayı,Narbin,Suyu,Diyale,Suyu,Ramadi,Felluce,Mendeli,Bakuba,Kazımiye,Bağdat,Musey​yeb,Hıllz,Kerbela,Hit,Fırat,Anah,El-Kadim,Ebu Kemal,Meydani





Taner Yıldız: Biz ezbere her tarafta petrol aramayız.Belli bir Sismik verilere ve proses edilen belli datalara uygun bir şekilde biz ararız.


ALINTIDIR...

[Resim: qpdxz.gif]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder